Gönüllü Çocuksuzluk

Gönüllü Çocuksuzluk- Aileyi Baştan Tanımlayan ve Yeni Bir Bağımsızlık Çağı Yaratan Hareket

Şu sıralar sıkça rastladığım bu kitaptan bahsetmek istedim. Bu kitapta Amerikalı Sosyolog Emmy Blackstone; çocuksuzluk tercihinin ne olduğuna, bu seçimi yapanların yaşamlarını nasıl sürdürdüğüne ve neden ebeveynliği tercih etmediklerinden bahsediyor. Kitap, yazarın gönüllü çocuksuzluk üzerine yaptığı görüşmeler ve farklı araştırmacılar tarafından yapılmış derleme araştırmaları da içeriyor. Ayrıca Emmy, kitapta kendi görüş ve deneyimlerine de yer vermiş. Çünkü kendisi ve eşi gönüllü çocuksuzluğu seçmiş bir çift.

Toplumsal cinsiyet açısından baktığımızda, kadının anne kimliği ile neredeyse bütünleşmiş olması insanların çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlara dair merakını artırmış durumda. Ayrıca torun sahibi olmanın coşkusunu asla yaşayamayacak olmaktan endişelen ebeveynler de bu kavramı daha iyi anlamak istiyor. Kitap, başka bir kültürden ve ABD istatistiği ile yazılmış olsa da kavramların evrenselliği bizi bulunduğumuz yerde de düşünmeye teşvik ediyor.

Peki ya nedir bu gönüllü çocuksuzluk?

Bireylerin çocuk sahibi olmamayı -herhangi bir fizyolojik/ biyolojik engel olmaksızın- tercih etmeleridir. Bu bireyler, çeşitli doğum kontrol yöntemleri ile doğurganlıklarını kontrol altına alırlar.

“Her ne kadar gönüllü çocuksuzların, çocukları sevmediği ile ilgili bir önyargı olsa da yapılan araştırmalar insanların çocuk istememek için gösterdiği dokuz neden arasında çocuklardan genel anlamda hoşlanmamanın ilk beşte bile yer almadığını ortaya koydu. Çocuk bakımı sorumluluğundan muafiyet, kişisel tatmin ve plansız hareket kabiliyeti için daha fazla fırsat, daha tatmin edici evlilik ilişkisi, kariyer kaygısı ve parasal avantajlar, bir de nüfus artışı ile ilgili endişeler sıralamada çocuklardan hoşlanmamanın hayli üstünde yer alıyordu. Çocukları sevmemeyi yakından takip eden nedenlerden de erken sosyalizasyon deneyimleri ve ebeveynlik becerilerine ilişkin şüpheler; çocuk doğurma ve toparlanmanın fiziksel yönlerine dair endişeler ve sorumlu kültürel koşullardan ötürü çocuklar için duyulan endişeydi.”

Tıpkı ebeveyn olmayı seçmek gibi ebeveyn olmamayı seçmek de bir tercih. Emmy, kitapta ebeveyn olan ve olmayan bireylerin pek çok ortak noktası olduğundan da bahsediyor.

“Örneğin sosyologlar, biri biyolojik diğeri toplumsal olmak üzere iki çoğalma biçimi olduğunu kabul eder. Biyolojik çoğalma üreme olarak tanımlanırken, toplumsal çoğalma kavramı, insanların toplumun katılımcı ve katkı sunan üyeleri olmalarına yardımı dokunan gerekli tüm görev ve sorumluluklara atıfta bulunur. Pek çok gönüllü çocuksuz toplumsal çoğalma kavramı doğrultusunda düşünüldüğünde; öğretmen, danışman, sosyal hizmet uzmanı gibi çocukların yaşamında varlık göstermeyi gerektiren başka meslekler üzerinden çocuklarla bağlantı halindedir.”

Elbette ki ebeveynlerin ve gönüllü çocuksuzların farklı yanları da var. Evlilik doyumları, yaşam dönemlerine göre ebeveynlerin ve gönüllü çocuksuzların öznel iyi oluşları da kitapta kıyaslanmış. Bu kavramlar ilginizi çektiyse kitabı okumanızı öneririm. İçindekiler hakkında daha çok fikir sahibi olmak isteyenler için ise kitabın bölümleri şöyle:

  1. Bölüm- Gönül Çocuksuzluk: Bir Hareketin Doğuşu
  2. Bölüm- Amerika için Zararlı: Üreme Tercihleri ve Özgür Kadınlar Ulusu
  3. Bölüm- Bencilce Bir Tercih: Tatmini Bulmak ve Bir Miras Bırakmak
  4. Bölüm- Eksik Kadın: Annelik İçgüdüsü Masalı
  5. Bölüm- Biz Bir Aileyiz: Aile Kurmak ve Aile Olmak
  6. Bölüm- Bir Köy Gerekir: Gönüllü Çocuksuz İnsanlar ve Yaşamlarındaki Çocuklar
  7. Bölüm- Yaşlılar için Tasarlanmamış Bir Dünyada Mutluluk ve Yaşlanma
  8. Bölüm- Yeni Bir Dönem

Keyifli okumalar dilerim.